EY AHİRET YOLCUSU, DİNLE

İmam ı Gazali Hazretleri buyurdu ki, Evladım!

Bir insan ne kadar çok yaşarsa yaşasın sonunda ölecektir. Son nefeste imanla göçüp göçmeme tehlikesi dahil, kabir, mahşer, derken yol boyu tehlikelerle doludur. Tutunacağın dal, Allah ın rızası için yaptığın kulluk hizmetidir. Bir de Yüce Allah ın yarattıklarına karşı yapılacak insanlık insanlık hizmetleri yardımına gelebilir.

Resulullah Efendimiz (sav) şöyle buyuruyor: Herhangi bir kimse ölüp, ruhu bedenini terk edince, şöyle bir ses gelir:

Sen mi dünyayı bıraktın, yoksa dünya seni mi? Sen mi dünya yı topladın, yoksa dünya seni mi? Sen mi dünyayı öldürdün, yoksa dünya seni mi?

Yıkanmak üzere teneşire konulduğu zaman 3 defa üst üste şöyle bir ses gelir: Kuvvetli bir bedenin vardı. Onu bu derece zayıf düşüren nedir? Çok tatlı bir dilin vardı,. Güzel güzel konuşuyordun. Şimdi seni kim susturdu? Kaç tane çok sevdiğin dostların vardı? Hani şimdi onlar neredeler, seni niçin böyle yalnız bıraktılar?

Kefene sarıldığı zaman şöyle bir ses gelir: Harçlıksız, azıksız uzun yola çıkılır mı? Geri dönülmeyecek çok uzun bir yola çıktığını biliyor musun? Yılan çıyanla dolu kabir evini, cennet bahçesine çevirdin mi?

Tabutun içine yerleştirilince şöyle bir ses gelir: bu yola çıktınsa, müjdeler olsun sana. Yok eğer

Onun öfkesini kazandın da öyle bu yola çıktınsa, yazıklar olsun sana.

Tabut kabrin kenarına konulduğunda şöyle bir ses gelir: Ey insan oğlu! Dünya da iken şimdi yerleşeceğin bir kabir evin için ne yaptın? Bu karanlık yer için ışık getirdin mi? Yataklar beğenmeyen sen, bu çıplak halinle burada nasıl yatacaksın.

Kabre yerleştirilince şöyle bir ses gelir: Ey insanoğlu üzerimde güler eğlenirdin, şimdi ise karnımda ağlıyorsun. Üzerimde bülbüller gibi konuşuyordun, şimdi karnımda susuyorsun.

Defin işi bitip halk kabristanı terk ederek ayrıldıktan sonra Yüce Allah tan bir nida gelir: Ey benim kulum yalnız sen kaldın. Seni bu karanlık yerde eşin dostun terk edip gittiler. Halbuki bunlar senin yakınların ve dostların idiler. Bu duruma gelmemen için hiçbirisinin bir yararı olmadı. Sen ise benim emirlerime hep karşı geliyordun. Yapılan öğütleri dinlemiyordun. Şimdi ise gerçeklerle yüz yüzesin.

Seni bu karanlık yerde yalnız bırakmak benim Allahlık şanıma yakışmaz. İzzetim ve Celalim hakkı için ben de sana şevkatle, rahmetle muamelede bulunacağım. Şimdi sana bir ana babanın evladına olan şevkat ve merhametinden daha fazla şefkat ve merhamet göstereceğim. Seni memnun kılacağım deyip kabri cennet bahçesine ve içerisini kıyamete kadar kendisine arkadaşlık edecek huriler ve gılmanlarla doldurur. Kıyamete kadar birlikte cennet nimetlerinden faydalanırlar.

Ey insanoğlu! Seni karşılıksız yoktan hak eden Yüce Allah ının büyüklüğüne, şevkat ve merhametine bak. O ne büyük sultanlar sultanıdır ki, böyle günahkar kullarının suçunu bağışlar ve o ne derece merhametli bir Allahtır ki her gün binlerce defa kullarının ayıplarını görüp örter. Kimsenin ayıbını yüzüne vurmaz.

Öyleyse O, şanına yakışanı yapmaktadır. Bize düşende kula yakışan şeyleri yapmaktır. Kulluk mevki, hizmet mevkidir. Yüce Allah a hizmet, yaratanın hatırı için yarattıklarına hizmet...

ALLAHIM SON NEFESİMİZDE KULLUK HİZMETİNDE SOLUMAYI NASİP VE MÜYESSER EYLE...



SİTEYE GİRİŞ